30 Kasım 2008 Pazar

Disko Kolbastı


Daha önce böyle bir oyun olduğunu bilmiyordum.Blog yazarı Gayyor konu etmişti.Ordan öğrendim. Bu günde gazate okurken "Bedük’ün Automatik adlı klibi ekranlarda ve internette izlenme rekorları kırıyor. Bir düğün salonunda çekilen videoda Trabzon’un geleneksel oyunu kolbastı* da oynanıyor " yazıyı gördüm.Disko ve Kolbastı ilginç bir klip olmuş . İzlemesi keyifli :)




*KARADENİZ Teknik Üniversitesi beden eğitimi bölümü başkan yardımcısı, yardımcı doçent doktor Engin Erşen, Trabzon’dan gelen kolbastı ekibinin sanat yönetmeni. Erşen, kolbastı ile ilgili olarak şunları anlatıyor: ‘Yöremizin ortak yaratıcılığının ürünü olan bir dans. Trabzon’un Faroz mahallesinde otuzlu yıllarda ortaya çıkmış. Faroz, sahil şeridinde bir mahalle. Enteresan bir yapısı var, aynı zamanda 1970’li yıllarda Trabzonspor’un birçok yıldızı da bu mahalleden çıkmış. Bizim için önemli bir mahalle. Cumhuriyet felsefesinin benimsendiği, yeşerdiği bir yer. Kolbastı, Anadolu çiftetellisinin geleneksel adımları üzerine kurulmuştur. Faroz kesmesi ve hoptek diye iki farklı adı daha var. son derece estetik, felsefi dokusu olan bir oyundur. Sahille deniz arasında gidip gelen ince çizgide değişen doğanın sembolize edildiği adımlar vardır. Örneğin bir martının havalanması, bir kuşun kanat hareketleri, ahtapot, ateş böcekleri, denizin yalpalaması... Ayrıca oyunda bazı tiplemeler var, örneğin Vira Murat, onun ağı oltası var, sonra Aksak Temel, Işıldak Adem...’

Ademler & Havvalar



Çizen:Piyale Madra

27 Kasım 2008 Perşembe

uterus(3b doğum)

Doğum anı görüntüsü, doktor olmayan bir erkek için oldukça bakması zor bir görüntüdür.
Ama bunun nasıl gerçekleştiği 3B olarak bu filmde gayet güzel yansıtılmış.


26 Kasım 2008 Çarşamba

lolipop: jou-jou




Sevgililer için lolipop bile üretmişler yaratıcı zekada sanırım sınır yok,ayrıca satış fiyatı 3 euro ama ne yazıkki Türkiyede satış yapan bir bayileri yok.
Sevgilisi olan arkadaşlar için güzel bir şekerlemee..

Ayrıca bu cin fikirli arkadaşların sitesinde daha bir çok tasarım var .Bemim hoşuma gitti.
İlgilenenler için işte site adresi:
http://www.c-quoi.com/collections/fiche.php?id=29&lang=en

25 Kasım 2008 Salı

homo homini lupus


homo homini lupus est.(insan insanın kurdudur) öğle derler pek de yalan sayılmaz hani artık insanlar birbirinin gözlerini oymak için hazır bekliyor.
Ama bu kelimenin biraz daha değişiği ve ben buna günlük hayatım da çokta şahit oluyorum.
Kadın Kadının Kurdudur.
Gazetede okuduğum haberde bunu doğrular nitelikte yani bilimsel olarakta kanıtlanmış bir gerçek ,işte haber:

50 yaşını aşan kadınların diğer kadınları kendisine rakip olarak görmekten vazgeçtiği, hatta kendinden gençlerle arkadaş olmaya can attığı belirlendi.

İngiltere’de 40-50 yaş arası 100 kadın üzerinde yapılan bir araştırma, menapoza giren kadınların güzel kadınların daha çekici olduğunu itiraf etmekten çekinmediğini, menopoz öncesi çağda olanların ise böyle güzel birini görmekten çok hoşlanmadığını ortaya çıkardı. Psikolog Dr. Benedict Jones, kadınlardaki bu davranış farklılığının hormonal değişiklikten kaynaklandığını belirtti.

24 Kasım 2008 Pazartesi

Hoca Camide


İlk okulda "hocam" kelimesinin yerine" öğretmeniiimm"kelimesini kullanırdık.Sonra ne oldu bilmiyorum orta , lisede ve üniversite de"Hocam" demeye başladık. "öğretmenim"dediğimizde garip hissederdim.
Perran Kutman'ın oynadığı ,Hayat Bilgisi dizisinde "Hoca camide "repliği beni hep güldürmüştür.
Aslında doğru bir replik ama sadece ilk okul öğretmenlerimiz "hocam" dediğimizde bozulur,"Ben öğretmenim" derlerdi.

Benim üzerimde emeği geçmiş bütün "ÖĞRETMEN"lerimin ellerinden öpüyorum.Bütün öğretmelerin "öğretmenler gününü" kutluyorum.

23 Kasım 2008 Pazar

20 Kasım 2008 Perşembe

john lennon röportajı



1969 senesinde ,Beatle fanatiği olan 14 yaşındaki Jerry Levitan'ın john Lennon'la Toronto' daki otel odasında yaptığı gerçek teyp kaydı.John barış hakkındaki düşüncelerini açıklıyor.

Ses kaydı güzel bir animasyonla renklendirilmiş.

18 Kasım 2008 Salı

Santur




Bugün annemle birlikte çarşıya indik benim bankada işim olduğu için ona mağzaların birinin önünde beklemesini söyledim.Ayakları fazla yürüyünce ayrıyo diye kabul etti.Bankadaki işimi bitirip geldiğimide annemin gözleri dolmuş ağladı ağlıyacak bir durumda buldum.
Sordum" Ne oldu ?"diye
"Baksana "dedi .
Gösterdiği yere doğru kafamı çevirdim.Dizlerinin üzerine eğilmiş "Santur*"çalan bir genç arkadaş.
Annem çocuğun haline üzülmüş, bu soğukta dizlerinin üzerine çökmüş santur çalmaya uğraşıyo .Sonra devam etti," Kesin üniversitelidir.Cep harçlığı için uğraşıyodur."
Çarşının o kalabalığı içinde santur sesi o kadar da iyi duyulmuyo olsada annemle ikimiz dinlemeye başladık bizim gibi birkaç kişi daha vardı.Cebimden çok olmasada biraz bozukluk vardı kutusunun içine koydum.
Daha sonra ayrıldık.
Annem eve gidene kadar "Ne olacak bu gençliği hali "diye söğlendi.Tabi bu arada gelmiş geçmiş bütün politikacılara sövdü.Anneme katılmamak zor .

Bu ülkede genç olmak,kadın olmak,çocuk olmak.. zor malesef.Bu ülkede" insan "olmak zor aslında.

*Santur en eski çalgılardan biri ve vurmalı çalgılar arasında yer alan bir enstürman. Biçim yönünden “Kanun”a benzeyen bu çalgı, Osmanlı müziğinde uzun yıllar kullanılmış. Ancak Türkiye’de, belki de müzik sistemimize uygun bulunmaması gerekçesiyle bir dönem unutulmuş. Yirminci yüzyılın başlarından sonra bu çalgıya bir ilgi olmuş ancak bu da oldukça sınırlı kalmış.
Bu çalgının her iki tarafı da tabiri caizse yamuktur. Ön taraf daha kısa, arka taraf daha geniştir. Santur ahşaptan yapılır ve gerdirilmiş üçerli ses gruplarından oluşur. Uçlarına kauçuk bağlanmış, küçük çekiçlerin tellere vurulması ile de çalınır.

16 Kasım 2008 Pazar

14 Kasım 2008 Cuma

Rezervuar


Babam bir tamirata başladımı ihalenin yine bana kalacağının resmidir.Dünde rezarvuar su akıtıyor diye tamirat başladı sonra " tornavida getir.. pense getir ..."diye devam etti.
Sonra bir baktım kendimi rezarvuarın ipini değiştirirken buldum .Babamı aradı gözlerim, annem kahve yapmış bir güzel içiyorlar..
Babamın sorusu" Daha bitmedimi??"
offff baba offff

13 Kasım 2008 Perşembe

12 Kasım 2008 Çarşamba

Erkeğin "G"noktası = perineum

Erkeğin gizli zevk noktaları
• Dr. Patti Britton'a göre, erkeklerin aslında 2 'g noktası var'. Peki nerede bu noktalar?
1. İlki frenulum: Penisin hemen altındaki hassas bölge. Dr. Britton “ Bu seks noktası, dokunulduğunda erkeğe kendinden geçirici bir his yaratır. Sinir uçlarının bir demeti ve canlandırıldığında özellikle hassas” diyor.





1 Foreskin's outside fold
2 Meatus
3 Glans
4 Frenulum
5 Foreskin's inner fold
6 Ridged band and mucocutaneous junction

2. İkincisi perineum: Testiküller ile anüs arasındaki deri. Müstehcenleşmeden önce, bu noktanın dokunulduğunda ekstra zevk veriyor çünkü bu bölgeye seks sırasında dokunulduğunda erkeği daha uzun süre sert tutuyor.

Ayrıca Dr. Britton onu “kutsal seks noktası” olarak adlandırıyor çünkü uyarılmanın yüksek olduğu zamanlarda nazikçe ya da sert olarak sürtüldüğünde derin zevk hissi yarattıyor.
bu bölge, aşağıda görüldüğü gibi prostat bezidir . seks ve orgazm esrasındaki uyarımında bir erkeğe, standart seksin yaşamayacağı kadar bambaşka bir orgazm çeşidi vaadetmektedir. kadındaki "g noktası"nın erkek versiyonudur.

"anüs ile testisler arasındaki boşuk" olarak bilinen p noktası. (1 numaralı nokta)
tıpkı kadında "uyandırılmadığı" sürece zevk vermeyen ve bir işe yaramayan g noktası gibi; p noktası da doğru bir müdaleyle uyarılmazsa, sekse herhangi bir katkı sağlamaz. tıpkı daha önce orgazm olmamış kadınların, gerçek (vajinal) bir orgazmı yaşayabilmesinin bir takım faktörlere bağlı oluşu (erkeğe mutlak bir güven, zihnen ikna olmuşluk, duygusal çekim vs) gibi, erkekte de normalde "uykuda" olan bu noktanın ilk keşfi, benzer faktörlere bağımlıdır.

yani bir erkeğin p noktasını uyandırmak için, aranızda koşulsuz bir güven ortamı oluşmalı, sekste "ayıp" olmayacağını fiziksel iletişiminizle çok net biçimde içselleştirmiş ve cinsel olgunluk'a erişmiş bir çift olmalısınız. uyarım için çeşitli şiddette etki yaracak yöntemler var. bunlar sadece "dışarıdan" okşamalar şeklinden tutun da, anüs içinden parmakla uyarıma, hatta vibrasyon özellikli seks oyuncaklarına kadar birçok farklı şekilde olabilir. yalnız önemli nokta şu ki; doğduğundan beri "gay"lik paranoyasıyla büyüyen (tıpkı kızlarımızdaki "kötü kız"lık paranoyası gibi) bir erkek nesli için kolay olmayabilir böyle bir fikre alışma evresi. sevgiyle yaklaşmak, çok yumuşak ve sevecen davranmak gereklidir. ilk etapta "sevgilim bak böyle bişey var" diye lafa ortasından girmeseniz iyi olur .

Erojen bölgede dolaşırken dikkatli olunmalı!
• Dairesel hareketler yapın.
• Kesinlikle çok yavaş olun, çok hassas bir bölge, kendinizi kaptırıp biraz sertleşirseniz can yakabilir. Bu da konsantrasyonu dağıtır.
• Hemen sekse başlar başlamaz erojen bölgede gezinmeyin! İlk zamanlar partneriniz boşalmaya çok yaklaştığı anlarda başlayın. Giderek öne çekin zamanı.
• Kesinlikle sert bir tenle yapmayın, onu zımparalıyormuş gibi olmasın. Kayganlaştırıcı veya o işlevi görebilecek kremler sürebilirsiniz. Ve tabi elleriniz de buz gibi olmasın .

İlerleyen aşamalarda şayet partneriniz de alışmış ve size bu kadar özel bir deneyimi 'birlikte' yaşayacak kadar güvenmiş olursa, ufak ufak penetrasyon turlarına da başlayabilirsiniz. Parmak uyarımı güzel ve doyurucu bir yöntem . başlangıç için.tıpkı kadınların g noktası gibi uyarılabilir. bunun en genel ve garanti yolu, erkeğin yatarak bacaklarını açması ve penetrasyon işleminin parmakla gerçekleşmesidir. (hijyenik açıdan ameliyat eldiveni takmanız sizin için iyi olur)

(avuç içiniz yukarı bakacak şekilde parmağınızı birkaç santim sokup "gel gel" yapar gibi hareket ettirmelisiniz. bunun yanında uyarılma fazından sonra dairesel hareketler de etkili olabilir)
ilerleyen aşamalarda arzu ederseniz vibrasyonlu seks oyuncaklarına da geçilebilir tabii...

aslında erkeklerin tümü bundan habersiz değildir. bazıları bunu keşfetmiştir ve (o yukarıda bahsettiğim "gaylik paranoyası" sebebiyle) çok derin bir suçluluk psikolojisi içerisinde kendi kendine yaşar sadece. ölümcül bir günah gibi gizlenir, çünkü kendi kendini bile "gay" olarak algılamasına sebep olur birçok erkeğin.

nasıl yapılır?
mesela mastürbasyon esnasında boşta kalan elinin kendi parmağını kullanarak yaparlar... aslında birçok çeşit olabilir...
"p noktası uyarımı" son derece doğal ve normal bir seks eylemidir. bunu keşfetmiş ve yaşayan bir erkeğin (kendi cinsinden duygusal olarak hoşlanmıyorsa) eşcinsellik gibi bir eğilimi yoktur. anal uyarım, insan vücudundaki çok sayıdaki erojen bölgelerden sadece birini kapsar.
ve tekrar ediyorum; günah değildir, ayıp değildir, yanlış değildir, zararlı değildir. bunu yaşayan erkekler, "standart" bir sekse nazaran çok daha şiddetli bir orgazm tecrube ederler.

bu bir erkeği kadınsılaştırmaz mı?
hayır, aksine "gaylik paranoyası" yüzünden bişeyleri yaşayamamış, yahut keşfetmiş ama suçluluk duygusu içinde, kendine bile itiraf etmeden yaşamış erkeklerin "kuyruk sokumundaki kavga"yı bitiren bişeydir bu. bir erkeği çok daha zevk dolu, çok daha özgüvenli, çok daha sakin ve olgun, yapar...
ha tabii bu bahsettiğim şeyler, partneriyle özgür ve mutlu biçimde bu hadiseyi yaşayabilen erkeklere ait özelliklerdir. yoksa (keşfetmesine rağmen) bu hadiseyi bastırmaya çalışan, yoksaymaya çalışan, bunun bünyesinde ortaya çıkardığı karmaşayı, "maçoluk" tavrını abartarak nötralize etmeye çalışan adamlarda tam tersi işler süreç...
onlar için yasak elma olan bu hadise dayanılmaz bir suçluluk, aşağılık hissi ve abartılı bir yaşam tarzı olarak sirayet eder hayata... "eril enerjinin doğru kullanılmadığında ortaya çıkarabileceği yıkıcılık", genelde bu tip bir sürecin sonunda gözler önüne serilir zaten...

Önce kadının mutluluğu...
• Eğer kadın olarak partnerinizle birlikteyken gerçek (vajinal) bir orgazm yaşamıyorsanız bu işe hiç girişmeyin. Enerjisel anlamda tam bir 'dişi' sıfatı kazanmayan (orgazmı tanımayan) kadınlarda, eril enerji ön plandadır.
• Siz farkında olmasanız da, çok içerden sizi domine eden, yıkıcı ve hırpalayıcı bir kaynakla beslenir var oluşunuz. Görünürde ne kadar yumuşak huylu, sevecen olursanız olun, orgazm olmuyorsanız o eril enerji etkisinden çıkamazsınız. Aynı şekilde eşiniz de sizin bu 'domine' iç enerjinizden dolayı yalan yanlış bir şekilde 'dişil' sürece girer. Çok tehlikeli bir ayrımdır bu.
• Eşinizi mutlu etmek istiyorsanız bile, önce kendi mutluluğunuzu sağlamalısınız. Aksi halde zaten aslında çok lezzetli bir yemeğin içine zehir karıştırmış oluyorsunuz. Hiçbir işe yaramaz. Yarar sağlamadığı gibi bir de üstüne yıkıcı etki de yaratabilir.

**ayrıntılar için google'dan "male perineum point", "sacret spot massage" "prostate massage" "perineum massage" gibi aratabilirsiniz.

Not:Bu yazı bir makaleden alıntıdır.

11 Kasım 2008 Salı

Pergel



Sevgili, seninle ben pergel gibiyiz
İki başımız var, bir bedenimiz
Ne kadar dönersem döneyim çevrende
Er geç başbaşa verecek değil miyiz?

Atatürk'ü anmak







Herşeyden önce bir "İNSAN"'dı.Şu anda ülkemizi yönetenlere bakarsak göremeyeceğimiz bir sıfat bu.O ,yok olmakta olan bir ülkeyi küllerinden doğan bir anka kuşu misali var etti.Şimdikiler ise var olanı yok etme çabası içindeler.Onlar Atatürk'ün düşünce yapısını, mantığını anlamamak ta ve anlamak istememektedirler.
Peki ne olacak ;"Geldikleri gibi gidecekler."
Atamızı saygı ve sevgiyle anıyoruz..

9 Kasım 2008 Pazar

Ademler&Havvalar



En sevdiğim karikatürist Piyale Madra..

7 Kasım 2008 Cuma

Kredi Kartları


Televizyonlar da hergün yayın yapılsada ,çevremizden yakın örneklere şahit olsakta kredi kartlarından bir türlü kurtulamadık...
Bir kaç sene öncesine kadar bankalar kredi kartlarını, sokaklarda stand açarak peynir ekmek gibi dağıtırken benim sevgili insanlarım sanki bir lütufmuş gibi 5'er 10'ar kredi kartı sahibi oldular.
Sonuç 1 milyonun üstünde kredi kartı zede.Yıkılan aileler ve borçlar batağı.
Bankalarsa istifleri bozmamakta nasıl olsa onlar ödenmeyen borçlarını yıl sonunda masraf gösterip vergiden düşmekteler .Yani onların bir kaybı yok..

işte bugün okuduğum bir haber kredi kartı borçlularının uyguladığı yeni bir yöntem;

* Ali Bey, 10 bin YTL'lik kredi kartı borcunu ödeyemiyor.
* Aylık yüzde 5 kart faizi oranı ile yıllık yüzde 70 faiz ödeyerek, borç miktarı 17 bin YTL'ye çıkıyor.
* Bunu istemeyen Ali Bey kontör ve cep telefonu satışı yapan POS tefecisine gidiyor.
* Tefeci bankaya gidip 10 bin YTL'lik borcu hemen kapatıyor.
* Buna karşılık Ali Bey'in kredi kartından belirlediği faiz oranını da hesaba katarak 12 bin YTL'lik kontör alımı gerçekleştiriyor.
* Bu alışverişi de 12 taksite böldürüyor. Ali Bey, bankaya 1 yılda 17 bin YTL yerine 12 bin YTL borçlanmış oluyor.
* Tefeci ise elindeki kontörleri satarak, oturduğu yerden 2 bin YTL kâr etmiş oluyor.
* Tefeciler kredi kartlı işlemlerde doğrudan alınan KDV'den kurtulmak için kontör yükleme işlemi yapıyorlar.
* Çünkü kontör aracılığı için ek bir KDV alınmıyor.
Vatandaşın borçtan kurtulmak için kullandığı bazı yöntemler ;
* Başka bir bankadan tüketici kredisi alınarak, mevcut kredi kartı borcu kapatılıyor.
* Özellikle beyaz eşyacılarda alışveriş yapılmış gibi, mesela 1000 YTL'lik kart işlemi yapılıyor. Dükkân sahibi müşteriye nakit olarak 900 YTL veriyor, kalan 100 YTL'yi kendi alıyor.
* Kuyumcudan 12 ay taksitle altın alan bir kişi, altını başka bir kuyumcuda bozduruyor. Daha sonra elde ettiği nakitle, diğer kartının borcunu kapatıyor.

6 Kasım 2008 Perşembe

J'attendrai le suivant...- (Sonrakini bekleyeceğim...)


Güzel bir kısa film ... Aşkı arayanlar için :)

5 Kasım 2008 Çarşamba

"i have a dream"







ABD bugün filmlerde gördüğümüz bir sahneye tanıklık ediyor.Aslında birçok amerikalının sadace "filmlerde olur" dediği bir sahne bu.Dünyanın en güçlü ülkerinden birini yönetecek "ilk siyah" başkanı.Köle olarak geldikleri bu kıta sonunda onları daha fazla görmezden gelemedi.



Martin Luther King 'in 28 Ağustos 1963 tarihinde (başkent Washington'da)ABD'deki siyah hak hareketi için yaptığı , 200 bin kişinin katıldığı dev konuşma bugün gerçek oldu.



Bir hayalim var benim!
Bugün size şunu hatırlatıyorum ki, dostlarım, ümitsizlik batağında boğulmayalım. Şu an yaşamış olduğumuz ve önümüzde bulunan zorluklara rağmen, hala bir hayalim var benim. Bu hayal, Amerikan rüyasının derinliklerine kök salmış bir hayaldir.

Evet. Bir hayalim var benim.
Gün gelecek, bu ulus ayağa kalkacak ve kendi inanç değerlerini tam anlamıyla yaşayacak. Şu husus apaçık ortadadır ki, bütün insanlar eşit yaratılmıştır.

Bir hayalim var benim!.
Gün gelecek, bir zamanlar köle olanların evlatlarıyla yine bir zamanlar köle sahiplerinin evlatları, Georgia'nın kızıl tepelerinde, birlikte kardeşlik sofrasına oturabilecekler.

Bir hayalim var benim.
Gün gelecek, Mississippi Eyaleti bile, adaletsizliğin ve baskıların ateşiyle bunalmış olan o eyalet bile, bir özgürlük ve adalet vahasına dönüşecek.

Bir hayalim var benim.
Gün gelecek, dört büyük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, karakterlerinin yapısına göre değerlendirilecekleri bir ülkede yaşayacaklar.

Bugün bir hayalim var benim.
Gün gelecek, Alabama Eyaleti, şirret ırkçıları ile, ağzından hep müdahale ve yasaklar yönünde sözler dökülen valisi ile, o eyalet bile, minicik siyah erkek ve kız çocuklarının, minicik beyaz erkek ve kız çocukları ile, kardeşçe el ele tutuşabilecekleri bir yer olacaktır.
Bugün bir hayalim var benim.Evet, bir hayalim var.!

Gün gelecek, özgürlüğümüzün önünde birer engel olan bütün vadiler yükselecek, bütün dağlar eğilecek, engebeli yerler hizaya gelecek ve Allah 'ın yüce şanı yeryüzüne inecek ve bütün canlılar bunu hep birlikte göreceğiz.
Bizim umudumuzdur bu. Bu umutla Güneye gideceğiz. Bu inançla umutsuzluk dağlarını yontarak bir umut anıtı yapacağız. Bu inançla ülkeyi saran ahenksiz sesleri kardeşliğin senfonisine dönüştüreceğiz. Bu inanç sayesinde, bir gün özgür olacağınızı bilerek, hep beraber mücadele edecek, hep beraber hapse düşecek ve hürriyet için hep beraber ayağa kalkacağız.

İşte o gün yüce Allah 'ın bütün kulları yepyeni bir ruhla söylenecekler bu şarkıyı:
Benim ülkem, senin ülken.
Özgürlüğün güzel yurdu,
Sana söylüyorum bu şarkıyı.
Atalarımın öldüğü toprak burası.

Şehitlerin gururu olan toprak.
Her bir dağın yamacından,
Özgürlük yankılanacak!

Ve eğer Amerika büyük bir ülke olacaksa, bunun gerçekleşmesi şarttır.
Öyle ise,New Hampshire'ın yüce tepelerinden özgürlük.
Yankılansın, New York'un ulu dağlarından.
Ve. Pennsylvania dağ kasabalarının zirvelerinden.
Colorado'nun karlarla kaplı kayalıklarından yankılansın!..
Yankılansın, California'nın kıvrımlı yamaçlarından.
Yalnızca Georgia'nın Yalçın Dağlarından değil,Mississippi'deki her bir ağacın yamacından yankılansın özgürlük.
Ve bunu başardığımızda, her kasabadan ve köyden,
her eyaletten ve kentten özgürlük şarkısının yankısını duyduğumuzda,
o gün daha da yakın olacak ve Allah 'ın bütün kulları siyahlar ve beyazlar,
Yahudiler, Hıristiyanlar, Müslümanlar ve Budistler el ele tutuşarak siyahların eski bir ilahisini söyleyecekler.

Sonunda özgürüz!
Şükürler olsun Ya Rabbim!
Sonunda hepimiz özgürüz

3 Kasım 2008 Pazartesi

gece 1:40


Başladık bakalım gecenin bu vakti hayırlısı olsun... Yarın kaldığımız yerden devam .