15 Nisan 2010 Perşembe

İslamı öğreneyim derken sübyancının eline düşmek



Vakit yazarkarında baya sübyancılık yaygın herhalde biri bitmeden yenisi çıkıyor.

Dinci kesim içerisinde önemli yer tutan bir isim var.
Onun adı: Mustafa İslamoğlu.
İslamoğlu’nun başını çektiği “Akabe Grubu” olarak bilinen büyük bir cemaati var.
Hilal TV’nin sahibi olan Mustafa İslamoğlu Vakit ve Yeni Şafak Gazeteleri’nde köşe yazarlığı yapmasıyla bilindi, tanındı. İslamoğlu; Vakit’te Arif Çevikel, Yeni Şafak’ta Sami Hocaoğlu müstear isimlerini kullandı.
Son dönemde Gülen Cemaati ile de yakınlaşan İslamoğlu, geçtiğimiz Haziran ayında ABD’ye yaptığı seyahatte Fethullah Gülen’i ziyaret etti.
İslamoğlu, son dönemde orduya karşı atılan adımlara verdiği destekle de biliniyor. İslamoğlu’nun Akabe Vakfı ve Hilal TV’si sık sık Taraf’a reklam veriyor.

İslamoğlu’nun sırrı

Mustafa İslamoğlu’nun İslamcı kesim içinde herkesin bildiği ama “kol kırılır yen içinde kalır” diyerek saklanan bir sırrı var.
O sırrı bir Müslüman dergi açıkladı.
O dergi İBDA düşüncesine yakınlığıyla bilinen Baran dergisi.
Baran dergisi ilk olarak 28. sayısında olayı gündeme getirdi.
Habere göre Mustafa İslamoğlu’nun 1981 yılında hakkında kesinleşmiş bir hapis cezası vardı. Bu cezanın nedeni İslamoğlu’nun küçük bir erkek çocuğuna tecavüz etmesiydi.

Çocuk emanet ediliyor

Yıl 1980…
İslamoğlu’nun Kayseri Yüksek İslam Enstitüsü’nde öğrenci olduğu günler...
Aslen Kayserili ancak Ankara’da yaşayan ve Mustafa İslamoğlu ile tanışan M.D. isimli şahıs, İslamoğlu’ndan oğlu T.D’ye dini konularda ders vermesini istedi.
İslamoğlu’nunteklifi kabul etmesi üzerine M.D. oğlu T.D.’yi Kayseri’de yaşayan babaannesine bıraktı T.D. geceleri babaannesinde kalırken, gündüzleri İslamoğlu’ndan dini konularda dersler aldı.

Tecavüze uğruyor

Ve bir gün...
T.D’nin babası M.D. Ramazan Bayramı nedeniyle Kayseri’nin Develi ilçesine geldiğinde oğlunu rengi sararmış ve dudakları morarmış gördü. Oğluna ne olduğunu sordu. Oğlu “rahatsızım” cevabını verdi. Ancak çocuğun amcaları T.D’yi sıkıştırdığında acı gerçek ortaya çıktı.
Devamını Baran dergisinin 28. sayısında yayınladığı dava dosyasından okuyalım: “Kendisinden daha samimi davranan amcaları Sami ile Mevlüt’ün mağduru sonradan konuşturmaları üzerine olayı onlardan işittiğini, bunların aktarmasına göre sanığın mağduru dudaklarından öptüğünü, penisini kıçını oynayıp karıştırdığını, banyoda yıkadığını hatta arkadan ırzına geçtiğini duyduğunu olayın ortaya çıkmasından sonra aslen Develili olan ancak Ankara’da avukatlık yapan her iki tarafın yakın aile dostu Mehmet Boyvada Develioğlu isimli bir şahsın olayın gerçek içyüzü hakkında bilgi toplamak ve değerlendirme yapmak için tarafların yakınlarından oluşan bir aile meclisinde olay ile konunun tartışıldığını, sanığın yakınlarının onun bu suçu işlemiş olabileceği kanısına vardıklarını bildirerek sanıktan şikayetçi olduğunu söylemiştir.”

Polis ifadesi

Tecavüze uğrayan T.D. ise polise verdiği 13 Ağustos 1980 tarihli ifadesinde şunları anlatıyordu: “Yanında Kuran kursu eğitimi gördüğü sanığın (Mustafa İslamoğlu) kendisini zaman zaman sıkıştırıp dudaklarından öptüğünü, önüne tutup ayıp hareketler yaptığını, hatta bir gün ablasının evinde banyoya sokarak kendisini yıkadığını, ordan dışarı çıkıp somyanın üzerine yatırınca da pantolonunu ve külotunu çıkartdığını, yüzü koyun yatırarak anüsüne bir şeyler sürttüğünü sonra bir ara kan gördüğünü…”

Şikayet daha sonra Adli Tıp Kurumu’na yansıdı. Adli tıp uzmanı Dr. Şahin Türkboyları tarafından düzenlenen ilk raporda: mağdurun anüs mukazasında eritem eve ekimoz tesbit edildiği, anüse küt cisimle bir darbe yapıldığı tespit edildi ve İslamoğlu’nun T.D.’ye tecavüzü kanıtlandı.

Ülkücülerin iftirası

İslamoğlu ise verdiği ifadede ailenin “ülkücü” görüşe sahip olduğunu, kendisinin “Akıncı” görüşe sahip olması sebebiyle iftiraya maruz kaldığını söyledi.

Mahkeme şahitlerin beyanları, Adli Tıp raporu ve mağdurun ifadesi doğrultusunda İslamoğlu’nu TCK’nın 414/1 maddesin göre cezalandırdı. Adli Tıp raporuna göre İslamoğlu çocuğa tam olarak tecavüz edememişti. Cinsel birleşme tam olarak gerçekleşmemişti. Mahkeme ırza geçmeye teşebbüs suçundan 2 buçuk sene ceza verdi.
TC Develi Ağır Ceza Mahkemesi’nin 1980 / 77 esas nolu, 1981 / 63 karar nolu davasına Mahkeme Başkanı 19030 sicil nolu Metin Yüksel’in kararına göre İslamoğlu’nun cezası kesinleşti.

Babası "sapık" dedi

Baran dergisi olayın peşini hiç bırakmadı. 35. sayısında Mustafa İslamoğlu’nun babası Ahmet İslamoğlu’nun oğlu hakkında Ali Eren Hoca’ya yazdığı mektubu yayınladı.
Mektupta İslamoğlu’nun babası "Muhterem Hocam Mustafa'nın dâl (sapık) ve mudilliği (saptırıcılık), baba olarak bizi çok huzursuz etmektedir. Salahına dua etmekteyiz. Sizlerden de ıslahına dua istirham etmekteyiz” diyordu. Babası Mustafa İslamoğlu ile ilişkisini kesmişti.
Baran dergisi 98. sayısında ise mahkemenin verdiği kararın resmi evraklarını yayınladı.

Konu üzerine konuştuğumuz haberi yapan muhabir Aydın Alkan ise Odatv’ye bu konuyu neden haberleştirdiklerini anlattı. Alkan açıklamasında İslamoğlu’nun çalışmalarının İslami kesime zarar verdiğini, bu tür insanların sapkınlıklarını bu nedenle deşifre ettiklerini anlattı. Alkan, son dönemde rantçı, sapkın eğilimlerin İslamcı kesimde artmasından rahatsızlığını dile getirdi. Alkan, kendilerinin bu kesimlerden ayrışmaya çalıştıklarını, bu nedenle “bizdendir” diyerek kimseyi kollamadıklarını anlattı.

Odatv’yi de eleştiren Alkan, “dinci, İslamcı, Müslüman” diyerek anılan kesimin bir bütünlük oluşturmadığını, içinde her akımda olduğu gibi çürük elmaların bulunduğunu, samimi Müslümanlar’ın İslamoğlu ile bir tutulmamasını rica etti. Alkan, her fikir akımının kendi içinde bu tür eğilimlerle mücadele etmesini önerdi.

Barış Terkoğlu
Odatv.com

İşte Baran’ın “kol kırılır yeni içinde kalır” düşüncesini gütmeyerek, 98. sayısında yayınladığı o belge...


Haber Linki

2 yorum:

sdfasdf dedi ki...

Söyliyecek başka ne var bilmiyorum, söylenecekelri söylemişsin zaten blue tie. Bu olaya, bu rezalete her blogger' ın blogunda yer vermesi gerektiğine inanıyorum. Ne kadar iğrenç bir olay bu. Her yerde yolsuzluk her yerde adaletsizlik olan bir ülkede artık pek az şeye gerçekten "ŞOK" olabiliyoruz ama bu konuda tek bir şey söylenebilir sanırım: Bu hasta insanların nefes alması bile hata... İzninle ,senden alıntı yaptığımı belirterek, bu yazını blogumda paylaşmak istiyorum blue tie.

blue tie dedi ki...

Etraf sübyancı kaynıyor.Bence bu tiplerin bilinmesi ve deşifre edilmeleri gerek hatta hadım edilmeleri.İstediğin kadar yayınla.İzne gerek yok.