29 Eylül 2009 Salı
28 Eylül 2009 Pazartesi
ABD'de yılda 140 bin erkek mahkûm tecavüze uğruyor
İnsan hakları izleme örgütü Human Right Watch'a bir mektup gönderdikten sonra bileklerini jiletle keserek intihara teşebbüs eden Floridalı bir mahkum, Amerikan hapishanelerinde yaşanan tecavüz skandalını bütün boyutlarıyla ortaya çıkardı.
Mektup üzerine 34 eyalette geniş bir araştırma yapan HRW görevlileri, tecavüze uğrayan 200'ün üzerinde mahkûmla yüz yüze görüştü ve Amerikan hapishanelerinde şiddete dayalı tecavüzün sistemli bir biçimde sürdürüldüğünü tespit etti. Rapora göre, ABD hapishanelerinde, her yıl 140 bin erkek mahkum tecavüze uğruyor.
‘Adım Rodney Hulin. Bugün oğlum için buradayım. Yapabilseydi, kendisi de burada olacaktı. Ama olamıyor, çünkü hapishanede 17 yaşında kendini astı. Çünkü, hapishanedeki diğer mahkûmlar tarafından tecavüze uğruyordu ve buna dayanamadı. Ölümünden sonra yapılan muayenede, defalarca tecavüze uğradığı ve bu tecavüzler yüzünden AIDS olduğu tesbit edildi. Üstelik oğlum, ilk tecavüzden sonra hapishane yönetimine başvurarak koruma istemişti. Oğlumun talebi reddedildi. Bu durum, ona tecavüz edenleri daha da cesaretlendirdi. Oğlum, hapishaneye girdikten 75 gün sonra, bu teröre dayanamadığı için kendini astı.’
Bunun üzerine Human Rights Watch, çeşitli eyaletlerdeki hapishanelerde araştırmalar yapmaya başladı. Tecavüze uğramış 200'den fazla mahkûmla doğrudan görüştü. İntihar edenlerin yakınlarını ve hapishane yöneticilerini dinledi. Ortaya çıkan manzara kelimenin gerçek anlamıyla korkunçtu. Çünkü, Amerikan hapishanelerinde erkeğe tecavüz inanılmaz bir yaygınlıktaydı ve bunun kamuoyuna yansımaması için de herkes elinden geleni yapıyordu.
DİRENMEK MÜMKÜN DEĞİL
2000 yılının Aralık ayında yapılan ve dört eyaletteki yedi erkek hapishanesini temel alan akademik bir araştırmanın ortaya koyduğu rakamlar çarpıcıydı. Yedi hapishanede kalan erkek mahkûmların yüzde 21'i cinsel ilişkiye zorlanmıştı. Yüzde 7'si periyodik olarak anal ve oral tecavüze uğramıştı. 1996'da Nebraska hapishane sistemini ele alan bir araştırma da farklı sonuçlar vermiyordu. Mahkûmların yüzde 22'si cinsel ilişkiye zorlanmış, yüzde 50'si de tecavüze boyun eğmek zorunda kalmışlardı. Human Rigts'ın bu araştırmaları da dikkate alarak ulaştığı rakam, Amerikan hapishanelerinde her yıl 140 bin mahkûmun düzenli olarak tecavüze uğradığını gösteriyordu.
Örgütün ABD'yi ayağa kaldıran raporuna göre, hapishanelerin önemli bir bölümü siyahların egemenliği altındaydı. Bu hapishanelere düşen belli bir yaşın altındaki Hispanikler, beyazlar ve siyahlar, doğrudan tecavüz edilecek aday olarak görülüyorlardı. Yaşları genç, ufak-tefek ve fiziksel olarak güçsüz olan mahkûmlar, kısa sürede kıdemli mahkûmlar tarafından paylaşılıyordu. Genç mahkûmlar, başlangıçta tecavüze direnmek isteseler de, anında şiddet devreye giriyordu. Hele eşcinsel olanlar ya da efemine bir görüntü sergileyenler için hiçbir kurtuluş umudu yoktu.
İşin daha da ilginç yanı, tecavüz edilen mahkûmlar bir süre sonra diğer mahkûmlara satılıyor veya kiralanıyordu. Mütecaviz mahkûmların büyük bir çoğunluğu mafya mensubu olduğundan, şiddet konusunda hayli deneyimliydiler. Bu nedenle, tecavüzle yetinmeyip kurbanları üzerinde her türlü şiddet eğilimlerini de gideriyorlardı. Söz gelişi, yine Texas'ta Randy Payne, aynı koğuşta bulunan yirmi mahkûmun cinsel ilişki talebini reddettiği için iki saat boyunca dövülmüş, başına aldığı darbeler dolayısıyla da bir-iki gün içerisinde ölmüştü.
Human Rights Watch yetkilileri, erkeğin erkeğe tecavüzü konusunda kamuoyunda yeterince duyarlılık olmadığından şikayet ediyorlardı. Çünkü, bu konu tabu olarak kabul ediliyordu. Bu nedenle, bu konuda resmi bir istatistik veya rapor da yoktu. Son on yılda hapishanelerdeki mahkûm sayısının katlanarak artması ise sorunun boyutlarının aynı ölçüde büyümesine sebep olmuştu.
TEKSAS VE FLORIDA BAŞTA
Human Right Watch yetkililerin yaptığı araştırmaya göre, hapishane görevlileri, yaşananlara, ‘‘mahkûmlar arasında gönüllü cinsel ilişki’’ nazarıyla bakıyor ve bu nedenle, Amerikan hapishanelerinde bir ‘‘tecavüz sorunu’’ olduğunu kabul etmeye yanaşmıyorlardı. Hapishaneler Federal Bürosu ise sadece Teksas, Ohio, Florida gibi eyaletlerde ‘‘münferit’’ olaylar görüldüğünü söylüyor, Human Rights Watch'dan, meseleyi abartmamalarını istiyorlardı. Örgütün önlerine koyduğu 140 bin rakamı ise ağızların açık kalmasına sebep oluyordu doğal olarak.
Kadın ismi takılıyor
Human Rights Watch'un raporuna göre, Amerikan hapishanelerinde adı çıkan bir mahkumun bir daha kendini kurtarmasına imkán yok. Çünkü, tecavüze uğrayan mahkum bir başka hapishaneye sevkedilse bile, kendisinden önce ‘‘şöhreti’’ gidiyor. Bu nedenle, kaçış veya kurtuluş mümkün değil. Tam tersine, bir kere tecavüze uğrayan, tam anlamıyla bir köle gibi kullanılıyor. İstendiği zaman cinsel ilişkiye girmenin yanısıra, mütecavizin elbiselerini yıkamak, yemeğini pişirmek, yatağını toplamak, hatta masaj yapmak gibi işlerde de kullanılıyor. Sık sık, diğer mahkumlara kiralanıyor veya satılıyor. Ayrıca, asıl isimleri bir kenara bırakılarak kendilerine kadın ismi takılıyor. Rapor, tecavüz edilen kişilerin yaygın bir biçimde köle muamelesine tutulduğu hapishanelerin daha ziyade Texas, İllinois, Michigan, California ve Arkansas eyaletlerinde bulunduğunu da belirtiyor. Rapor ayrıca, tecavüze uğramış mahkumların, fiziksel ve ruhsal açıdan bir daha toparlanamadığını, bir çoğunun intihar ettiğini, kurtulanların ise yaşadıkları travma ile başedemediklerini de ortaya koyuyor. AIDS'in büyük bir hızla yayılması ise bir diğer önemli problem.
Hürriyet Gazetesi
26 Eylül 2009 Cumartesi
19 Eylül 2009 Cumartesi
17 Eylül 2009 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)